Ticari koloniler

1990’lı yıllarda Gürcistan’da bulunan fosillere dayalı olarak ilk insanların 1,8 milyon yıl önce Afrika’dan gelerek, Kafkaslar yolu ile Asya’ya geçtikleri biliniyordu. 2002 yılında Denizli’nin Kocabaş Beldesi’nde tesadüfen bulunan fosil insan kafatası kalıntılarının 1,1 milyon yaşında olduğunun tespiti ile de bu göçün Anadolu üzerinden yapıldığı kesinleşmiş oldu. (1)

İngiliz arkeologların, Happisburgh’daki kazılarda ortaya çıkardıkları ayak izlerinin, 800 bin yıl öncesine ve Avrupa’daki insan hayatının ilk izlerine ait olduğu konusunda bilim insanlarının mutabakata varmaları da, Avrupa’nın Anadolu’dan sonra ve keza Anadolu üzerinden şenlendiğini ortaya koymuştur. (2)

Diğer taraftan:

1964 yılında keşfedilen, Şanlıurfa-Göbeklitepe Antik Yerleşkesinde Milattan 10.000 yıl önce,

1963’te keşfedilen, Diyarbakır Erkani Çayönü Antik Yerleşkesinde Milattan 10.200 yıl önce,

1993’te keşfedilen, Hilvanlı-Nevalı Çori Antik Yerleşkesinde Milattan 10.000 yıl önce,

Batman-Kozluk-Hallan Çemi Antik Yerleşkesinde Millattan 10.000 yıl önce,

1956’da İngiliz arkeolog J. Mellaart’ın keşfettiği Burdur-Hacılar’da, Milattan 7000 yıl önce,

1958’de, J. Mellaart tarafından keşfedilen, Konya-Çatalhöyük’te Milattan 5000 yıl önce,

1937’de John Garstang tarafından keşfedilen Mersin-Yumuktepe’de Milattan 7500 yıl önce,

Niğde-Bor-Köşkhöyük Antik Yerleşkesinde Milattan 6000 yıl önce,

1932’de L. Delaporte’nın keşfettiği Malatya Arslanlıtepe’de, İlk Tunç Devrinden önce,

1974’de Prof. Bahadır Alkım’ın keşfettiği Bafra-İkiztepe’de, Milattan 3000 yıl önce,

1969’da, D. French’in keşfettiği, Karaman-Canhasan’da Milattan 6500 yıl önce,

1968’de Kanada'lı Bordazların keşfettiği Konya-Beyşehir- Erbaba’da Milattan 6500 yıl önce,

1950 yılında Ekrem Akurgal’ın keşfettiği, İzmir-Urla-Limantepe’de, Tunç Çağından önce,

İngiliz J. Mellaart ve S. Loyd’un keşfettiği, Çivril-Beycesultan’da, Milattan 4500 yıl önce,

1987’de Atatürk Ünv’nin keşfettiği, Pasinler-Soshoyük’te, Milattan 4000 yıl önce,

1970’de Prof. U. Esin’in keşfettiği, Malatya-Değirmendere’de, Milattan 5000 yıl önce,

Elazığ-Keban-Tülintepe Antik Yerleşkesinde Milattan 5000 yıl önce,

1987 Hollandalı J. Roodenberg’in keşfettiği, Bursa-Ilıpınarda, Milattan 6000 yıl önce,

1899 yılında İng. Arkeolog Belck’in keşfettiği, Van, Tilkitepe’de, Milattan 5000 yıl önce,

1975’te Keban Barajı'nın altında kalan, Elazığ-Norşuntepe’de, Kalkolitik çağdan önce,

Bayburt-Büyüktepe Antik Yerleşkesinde Milattan 3500 yıl önce,

1942 yılında keşfedilen, Erzurum-Karaz Antik Yerleşkesinde, Milattan 3000 yıl önce,

1934’de J. Sperling’in keşfettiği, Çanakkale-Troya-Kumtepe’de, Milattan 8000 yıl önce,

1963’de, Edmund Gordon’un keşfettiği, Aksaray-Aşıklıhöyük’te, Milattan 8000 yıl önce (3)

yerleşik hayata geçilmiş olduğu sabit iken ve bu antik yerleşim yerleri kalıntılarında çeşitli savaş aleti ve silahın yanında ev eşyası, taşlaşmış tahıl fosilleri, tarım aletleri, ulaşım vasıtaları, evcilleştirilmiş hayvan iskeletleri bulunmuş iken, Anadolu’nun şu veya bu yerine, Venediklilerin, Cenevizlilerin, Romalılar’ın, İyonyalıların, Helenlerin, Greklerin gelip, sellem musellem, hiç kimse yokmuş gibi sıfırdan yerleştiklerini düşünmek mümkün müdür? Eğer o kadar kolay idiyse, Ksenofon’un Kunaksa Savaşı’ndan canını kurtaran 10.000 kişilik ordusu, Milattan 400 yıl önce Babil dönüşü, Anadolu üzerinden Helen Ülkesi’ne varıncaya kadar neredeyse yarı yarıya zayiat vermesi nasıl izah edilebilir? Nereden geçtiyse mukavemet görmüş, zayiat vermiştir Ksenofon’un Onbinler’i. Haldiya’da şiddetli mukavemet görmüş, Makronya’da tercümanın mahareti ile çatışmadan kurtulmuşlardı; yoksa

Makronlar da derenin karşısında hazır silah karşılamışlardı onları. Maçka’da deli bal ile sarhoş edilerek kılıçtan geçirilmiş, Araklı’dan sonra da Trabzon Merkezi’ni de çevreleyen Kolhisya’da bir ay boyu savaşıp zayiatlar vererek Trabzon’u terk etmek zorunda kalmışlardı.

Mademki Trabzon ve Doğu Karadeniz Helen diyarı idi, niçin kimse ile anlaşamadılar, neden mukavemet gördüler? Bunca zayiatı niye verdiler? Oysa Helen Ticari Kolonisi mevcuttu o esnada Trabzon’da. Ne var ki, koloniler sadece sahil ve sahile yakın belli merkezlerde ticari faaliyetler için kurulmuş ve ancak kendi mal ve can güvenliklerini korumak için çok zayıf askeri güce sahip oluşumlardı. Onların derdi hükümranlıktan ziyade ticaret yolu ile yöre zenginliklerini ülkelerine taşımaktan ibarettir.

Koloniler, mamul malların satışı, hammaddenin ithali için kurulmuş ticari merkezlerdir. Zira on binlerce yıl önce, Anadolu üzerinden Avrupa’ya geçen insanların nüfuslarının artması sonucu, Avrupa’da geçim ve beslenme imkânı zorlaşmıştı. Gemicilikte ileri giden Akdeniz Sahili halkları (Fenikeliler, Cenevizliler, Venedikliler, Romalılar, İyonyalılar, Helenler, Akalar) önceleri, M.Ö. 1230’da olduğu gibi güçlü gemi filoları ile Ege, Marmara ve Karadeniz’in kıyı şehirlerine saldırarak yağmalarlar. (4) Yerleşik halklardan sert mukavemet görüp ağır zayiatlar verince de, tarih boyunca ve günümüzde olduğu gibi kurnazlık yolunu seçerek cazip imkânlar teklif etmek suretiyle ticari imtiyazlar elde ederek buralara yerleşme imkanı bulurlar. Bu yolla ilk olarak M.Ö. 1200 yıllarında, Dorlar’dan kaçan Akalar (Yunanlıların Ataları), İzmir Körfezi’nden, Güllük Körfezi’ne kadar olan bölgede, yerli halkla anlaşıp karışarak Efes, Milet, İzmir, Foça, Bodrum gibi şehir devletçikleri halinde ve M.Ö. 700 yılında, Lidyalılar tarafından ilhak edilinceye kadar “İonlar” adı ile hayatiyetlerini sürdürdüler. İşte bizim ismini telaffuzda zorlanarak “Yunan” diye adlandırdığımız ve Edebiyatçı Homeros'un, Matematikçi Thales ve Phisagor’un, Tarihçi Heredot’un, tıp doktoru Hipokrat’ın ve filozof Diojen’in toplumu, bu toplumdur. (5)

Ege kıyılarını kaybeden, Mora Yarımadası olarak bildiğimiz daracık Helas Diyarı’nda asırlar boyu çoğalıp, kalabalıklaşan Helenler, karınlarını doyurmak için, bu sefer daha uzakları keşfetmek zorunda kalırlar. Güçlü deniz araçlarını kullanarak ve özellikle Roma İmparatorluğu’na bağlı sahillerde cazip vergiler ödeyerek, tıpkı Kefken, Amasra, Sinop, Samsun, Fatsa, Trabzon’da kolonileri bulunan Cenevizliler (6) gibi, ticari koloniler kurarlar. Amaçları bir taraftan mallarını pazarlamak, diğer taraftan gittikleri yerlerin yer altı ve yerüstü zenginliklerini ülkelerine taşımaktır. Anadolu Sahillerindeki sayıları, Ege’de 24, Akdeniz’de 10, Karadeniz’de 24, Marmara’da 17 olan Helen Kolonilerinin tüm dünyadaki toplamları kimi kaynağa göre 230 (7), kimi kaynağa göre ise 143’tür. (8) Dağılımları ise: Tüm İspanya, Fransa, İtalya, Tunus, Fas, Cezayir, Mısır, Doğu Akdeniz, Kuzey Karadeniz ve nihayet Anadolu’nun tüm sahillerinedir. Cenevizliler, Venedikliler ve Helenler tarihte bilinen belli başlı kolonist topluluklardır.

Tekrar etmek gerekirse; koloniler ticari amaçlarla kurulmuş birer sömürü merkezi konumundadır. İlk zamanlarda boş buldukları yerlerde kurulan koloniler giderek bulundukları yerin halkı ve idarecileri ile karşılıklı ticari menfaat ilişkisine dayalı olarak, barış yolu ile ve çoğu pazar yeri konumunda kurulurlar. Dolayısı ile tam olarak hükümranlıkları söz konusu değildir. Bir taraftan geldikleri ülke yönetimine, diğer taraftan bulundukları ülke yönetimine bağlı olarak ve belli kurallar çerçevesinde, işbirliği esasına göre hayatiyetlerini sürdürürler.

Anadolu’nun dört bir yandan, tüm kıyı şeridine tespih taneleri gibi dizilen ve içlerinde Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Kefken, Amasra… gibi yörelerde mevcut Güney Karadeniz Kolonilerinin de pozisyonları aynıdır. Amaç geniş alanlara hükümran olmaktan ziyade, ticari imtiyaz ve menfaatlerinin koruması ve devam ettirilmesidir. Zira M.Ö. 750-550 yılları arasında kurulan bu koloniler daha sonra kuruldukları bölgenin el değiştirmesi ile gelen yeni ulus yönetimi ile de anlaşarak hayatiyetlerini devam ettirmişlerdir. Nitekim bu kolonileri de kapsayacak şekilde, Anadolu’nun hâkimiyet geçmişi şöyledir:

M.Ö. 2000’de Hititler Anadolu’nun hakimi olur, başkentleri Çorum Boğazkale Hattuşaş,

M.Ö. 900: Urartular Doğu Anadolu’ya hakim olur, başkentleri Van,

M.Ö. 800: Lazların ataları Kolhisler Kafkaslar üzerinden Doğu Karadeniz’e iner,

M.Ö. 800: Yerli halklardan Frigyalılar, Orta Anadolu’ya hakim olur, başkentleri Kordion’dur,

M.Ö. 600: Tarihte ilk parayı basan Lidyalılar egemen olur Anadolu’ya, başkentleri Sardes’tir,

M.Ö. 547: Tüm Anadolu ve Ortadoğu Pers egemenliğine girer,

M.Ö. 350: Makedonya İmparatoru Büyük İskender Hindistan’a kadar tüm toprakları fetheder,

M.Ö. 323: Büyük İskender’in 32 yaşında vefatı ile Makedonya zayıflamaya başlar,

M.Ö. 280: Pers Asıllı 1.Mitridat Amasya merkezli Anadolu Pontus Devleti’ni kurar,

M.Ö. 63: Roma İmparatoru Pompei, IV. Mitritad’ı yenip Anadolu’yu Roma’ya katar,

M.S. 115: Roma İmparatoru Trajan, İran’ı da Roma İmparatorluğu’na katar,

M.S. 330: İmparator 1.Kostantin, İstanbul’u Roma İmparatorluğu’nun Başkenti yapar,

M.S. 395: Roma İmparatorluğu bölünür, Anadolu Doğu Roma İmparatorluğu olur,

M.S. 1020: Başkenti Bağdat olan, Büyük Selçuklu Devleti Kurulur,

M.S. 1071: Selçuklu Sultanı Alparslan Malazgirt’te Roma İmparatoru R. Diyojen’i yener,

M.S. 1075: Kutalmış Oğlu Süleyman Şah Anadolu Selçuklu Devleti’ni Bursa-İznik’te kurar,

M.S. 1149: Sultan Mesut Haçlıları yener; Anadolu Türk hakimiyetine girer,

M.S. 1204: IV. Seferlerinde Haçlılar Doğu Roma İmparatorluğu’nu (İstanbul) zapt eder,

M.S. 1204: İstanbul’dan kaçan Doğu Roma Prensi Theodoros Nikia (İznik) Devleti’ni kurar,

M.S. 1204: İstanbul’dan kaçan Doğu Roma Prensi Alexios Kommenos, Trabzon Devleti’ni kurar,

M.S. 1453: İstanbul’un, 1461 Trabzon’un fethi ile Anadolu tamamen Türklerin eline geçer.

Görüleceği üzere tarihte Anadolu’nun tamamına hakim olabilmiş tek Avrupa Halkı Romalılar olmuştur; onların da dili günümüzde konuşulamayan ve fakat yazılı belgeleri mevcut, Arapçada “O” sesi ve harfinin olmayışı dolayısı ile Müslümanların “Rumca” diye adlandırdıkları, “Romaca” yani Lâtincedir. Helenlerin (Greklerin) veya bizim yanlış telaffuz ederek “Yunan” diye adlandırdığımız “İon”ların, Cenevizlilerin, Venediklilerin Anadolu’nun tamamına veya büyük bir kısmına hâkimiyetleri asla söz konusu değildir.

Ahmet MUTLUOĞLU

İstanbul-Çamlıca, 14.10.2017

KAYNAKLAR:

(1). Tülay Zihni Özgür , Atlas Dergisi, Haziran 2014 / Sayı 255 http://www.atlasdergisi.com/kesfet/bilim/anadoludaki-ilk-insan.html (2.) http://tr.euronews.com/2014/02/08/avrupa-nin-en-eski-ayak-izi-ingiltere-de-bulundu (3). http://tarihtensahneler.blogspot.com.tr/2014/01/anadoluda-ilk-yerlesimler.html

(4). Genç Bronz Döneminde Kıbrıs-Myken (Akha) İlişkileri, Ahmet Gözlü, CİU Cyprius İnternationale Univercit Folklor Edebiyat Cilt 18-Sayı : 70 , 2012/2 (5). http://www.hakkinda-bilgi-nedir.com/iyonyalilar-nedir+iyonyalilar-hakkinda-bilgi (6).http://www.osmanlimedeniyeti.com/Bilgi/Y%FDld%FDr%FDm%20Bayezid%20D%F6nemine%20Kadar%20Ceneviz%20Cumhuriyeti%20-%20Osmanl%FD%20%DDli%FEkileri

(7). Gocha. R. Tsetskhladze, Aktüel Arkeoloji, Sayı: 54 http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/yunan-kolonizasyonu-herseyi-nasil-degistirdi

(8). Antik Yunan (Helen)’da Koloniler ve Bunların Özellikleri, Ahmet Gözlü, CİU Cyprius İnternationale Univercit Folklor Edebiyat Cilt 21-Sayı : 81 , 2015/1

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24