Dünyayı tanıyor ama kendini tanımıyor

     Bir neslin diğer nesilden farkının olması tabiidir. Yani kuşaklar arası farkın yaşanması doğaldır. Her devir kendi döneminin şartlarına göre tutum ve davranış ortaya koyar. Bugün değişimin baş döndürücü hal aldığı dünyamızda kuşaklar arasındaki fark tamamen kuşaklar arası çatışmalara, kuşaklar arası yabancılaşmaya doğru gidiyor. Kuşaklar arası farkın kapanması mümkün olmasa da kuşaklar arası çatışmanın önüne geçmek toplumların sağlıklı gelecek inşa etmesi açısından önemlidir.

 

     Zaman değiştikçe değer yargıları değişiyor. Değişen değer yargıları toplumun dünü ile bugünü arasında kuşak çatışmasına, yarın içinse kültürel değerlerin yok olmasına neden oluyor.  Zamanın ruhuna uygun değişim dönüşüm oluyor lakin bir milletin yüzyıllardır oluşturduğu kültürel değerler korunmalıdır. Yoksa her devir kendine, ailesine, çevresine, milli ve manevi değerlerine yabancı bir toplum ortaya çıkarır.

 

     Eğitim sistemleri milletlerin hayatında çok önemli bir yeri ifade eder.  Eğitim, hem kültürü kalıcı hale getirir hem de sonraki nesillere aktarılmasında köprü rolü görür. Şayet eğitim sisteminizi mili, manevi, evrensel içeriklerle donatmamışsanız o zaman kendi elinizle kendinize yabancı, tarihinde, kültüründen yoksun, dünyanın herhangi bir yerinde bulabileceğiniz sıradan bir dünya vatandaşı yetiştirmiş olursunuz. Bu da toplumları millet olma vasıflarını kaybetmeye götürür

 

     Televizyonda genellikle haber, aktüel, siyasi, spor programları izlemeyi tercih ederim. Bu haftaki köşe yazımı yazmaya başlamadan şöyle kanallar arası geçiş yapayım dedim. Kanal geçişlerinde  yarışma programına dikkat kesildim, biraz durdum. Biraz izleyim dedim , bir süre kaldım programda. Yarışma programında Fen Lisesini yeni bitirmiş, ama istediği bölümü kazanamadığı için tekrara kalmış hedefi ülkemizin en iyi üniversitesinde tıp kazanmak olan eminim ki kazanabilecek olan bir kız öğrencimiz yarışıyor. Buraya kadar her şey normal, her velinin isteyebileceği bir prototip öğrenci. Çoğu veliye göre ; Hem Fen Lisesi, hem hayalinde tıp fakültesi olan kariyer meraklı öğrenci daha ne olsun. Annesi mazbut, mütedeyyin bir ev hanımı, babası da yaklaşım olarak ondan çok farklı olmasa gerekir. Lakin kızımız sanki bu anne babanın kızı değilmiş, sanki onların hayatının hiçbir kenarından köşesinden geçmemişçesine mini bir etekle ayak ayak üstüne atma rahatlığında olması insanı rahatsız edici bir duruma dönüşüyor. Bundan birkaç yıl önce yazdığım “Anasına bak kızını alma” yazısını anımsadım. Bunu da kuşak çatışmasıyla mı izah edeceğiz diye kendi kendime sordum. Hayır. Bu olsa olsa değerlerin yok olması olur derim ben.

 

     İşin acı olan yanı bu sadece geldiğimiz noktada bir sembol kişilik. Başka bir acı gerçek de bu öğrencimizin tarihimizden bihaber olması. Osmanlı’da kaç Abdülhamit adlı padişah vardır? sorusunu bilemeyip telefonla joker hakkını kullanması beni açıkçası yaraladı. Çünkü güncel sayılabilecek kadar yakın yüz yıl önce en son 2. Abdülhamit sultandı Osmanlı’da. Aynı kişi sorulan bir soruda yabancı bir müzisyenin melodisinden müziği ve müzisyeni daha soru sorulmadan bilebildi. “Dünyayı” tanıyor ama kendi kültür ve medeniyetine yabancı bir nesil yetiştirdik, yetiştiriyoruz.

 

     Bu okullardan mezun olacak öğrencilerimiz yarınki Türkiye’yi yönetecekler. Herkeste çok onlara asgari milli ve manevi değerler eğitimi verilmeli, hele hele tarih öğretilmelidir. Ama biz daha iki sene önce tarih, coğrafya derslerini sınav müfredatından çıkardık. Sonraki kamuoyu baskısıyla gönlünüz kalmasın edasıyla kıyısından, köşesinden müfredata aldırdık. Soru bankaları çözmeye yönelik eğitilen, öğretilen yani “öğütülen” nesiller sınavlarda işlerine yaramayacak konuları dersleri önemsemiyorlar. Onun için milli şuur ve milli benlik oluşmasında sıkıntılar yaşanıyor. Bu şartlarda ülkenizin güvenliği, devletinizin bekası için yapılan mücadelenizde birileri çıkar yabancı yabancı konuşur, milletin olarak morallerini bozar. Eğitimde bir türlü rotasını bulamamış Türkiye bir an önce eğitimde evrensel değerlerin yanında değerler eğitimine tarihi, kültürel kodlarına dönecek bir sisteme geçmelidir. Bu mesele Türkiye için hava kadar, su kadar önemlidir.

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24